r.
Motosiklet Üzerine
Herkese yeniden merhaba. Bu yazıda genel olarak motosiklet
konusu ile ilgili kendimce bazı nacizane değerlendirmelerde bulunacağım. Aşağıdakiler
fiili olarak birkaç ay, merak ve ilgi olarak uzun yıllar sonunda oluşan şahsi
fikirlerimdir. Yazı düşünce yazısı olunca çok da iyi olmayan Türkçem ile aşağıda
bol miktarda anlam kayması, cümle düşüklüğü göreceksiniz muhtemelen. Şimdiden
affola.
Düşünün, bir desteğe dayanmadan daha kendi başına ayakta
duramayan bir nesneden bahsediyoruz. İlk farklılık burada başlıyor galiba. Baktığınızda
motosiklet ancak hareket halindeyken dik durabiliyor. Yani ilerlemek, yol almak
üzerine kurulmuş bir mantığı var. Yol aldığı zaman anlam kazanan, mesafe kat
ettiği zaman kendini bulan bir araçtır motosiklet. Yerinde durmamak, hep ilerlemek
üzerine inşa edilmiş gibidir. Belki de bu yüzden motosiklet tutkunları yol
yapmak amacıyla bir yerden bir yere gider. Burada amaç motosiklet üzerinde
olmaktır. Önemli olan varılan yer değil gidilen yoldur.
Motosiklet sürücüsünü özgür kılar. İnsanı metal kafeslerden
kurtarır, oksijenle, manzarayla ve keyifle buluşturur. Aslında eskinin at ile
sahibi arasındaki bağın günümüze uyarlanmış halidir motosiklet ile sürücüsü
arasındaki ilişki. Motosiklet sürücüsü bir farklı sever motosikletini. Kışın
dışarda bırakmaya gönlü elvermez. Bırakmak zorunda kalsa bile aklı hep onda
kalır. Paslanmasına, solmasına, kirlenmesine dayanamaz. Arabasını bir gün bile
yıkamayan çoğu sürücü motosikletine gözü gibi bakar. Siler parlatır. Bire bir
bir ilişkidir bu. Kimseyle paylaşılmayan, küçük bir erkek çocuğun ilk oyuncak
arabasıyla ilişkisi gibidir. Ayrıca süper kahraman kıyafetlerine benzer
kıyafetlerle gezebildiğiniz ve kimsenin sizi garipsemediği neredeyse tek
aktivite motosiklet sürmektir. Çocuklukta ya da ergenlikte kalan ve güçlü
yaşanan duyguların, ilerleyen yaşlarda aynı yoğunlukla yaşanmasına sebep olan
ender şeylerden biridir motosiklet sahibi olmak, motosiklet sürmek.
Motosiklet kullanmak farklı bir deneyimdir. yeterli
tecrübeye ulaştıktan sonra insan adeta yol üzerinde kuş misali alçak uçuşa
geçer. Tıpkı bir çift kanat takılmış gibi. Gazı açmak, motorun eşsiz sesinin
rüzgar sesine karışması veya viraja girmek araba sürerken neredeyse hiç bir
anlam ifade etmezken motosiklet sürmenin başlıca keyif noktalarıdır.. Çok
“şekil” duran motorunuzun şeklinin sürüş esnasında çok da önemi yoktur. Sadece
sürüş dinamiklerini algılarsınız, tabi birde keyfi.
Ayrıca kitabına göre kullandığınızda motosiklet kullanmak
sizi çok daha bilinçli ve dikkatli bir sürücü yapar. Dikkat ederseniz tekrar araba
kullanmaya başladığınızda kendinizi yolu çok daha iyi okuyan, potansiyel
tehlikeleri gören ve aksiyon alan, kendini yaptığı ciddi işe daha çok veren bir
sürücü olarak görürsünüz. Bunlar hep motosiklet kullanırken geliştirdiğiniz yönlerinizdir.
Peki tehlikeler veya riskler? Elbette motosiklet kullanmak
araba kullanmaktan potansiyel olarak daha fazla riskler içerir. Ancak bunlar
gerekli eğitimler ve doğru teknikleri öğrenme ile bertaraf edilemese de minimize
edilebilirler. Motosikleti dikkatli ve devamlı konsantre bir şekilde kullanmak
bir avantaj değil zorunluluktur. Araç kullanan herkesin başından ufak yada
büyük maddi hasarlı kazalar geçmiştir. Bir de bunları motosiklet sürerken
yaşamış olduğunuzu hayal edin lütfen. Burnunuz bile kanamadan geçirdiginiz çoğu
kazanın motosiklette olsanız sizin için ciddi riskler barındırdığını
görürsünüz. O yüzden motosiklet sürerken bilinçli, dikkatli ve tam koruma ekipmanlı
olmak, olmazsa olmazların başında gelir. Eğer motosikleti kullanırken dikkatli
ve bilinçli olmaz iseniz maceranın çok uzun sürmeyeceğini anlamanız çok da
vakit almaz.
Özet olarak motosiklet denince iki konu ortaya çıkıyor: Güvenlik
ve Keyif. Altın Elbiseli Adam’ın da dediği gibi, “torunlarına motosiklet öğretebilmek”
için ikisini de en az diğeri kadar önemsemek gerekiyor galiba.
Sonraki yazıya kadar herkese güvenli ve bol keyifli sürüşler
diliyorum.