7 Kasım 2017 Salı

Xmax 400 3.500 km Sonrası Değerlendirmelerim

       Motosikletimi aldığım günden beri geçen 7 ay içinde 3.500 km yol yaptım. Herhangi bir kazam belam olmadığı gibi  (çok şükür) canımı sıkacak bir teknik arıza vs de olmadı. (Yürüme hızında rampadan inerken ön tekeri kilitleyip motoru sağa devirmemi kazadan saymıyorum. Ilk defa motosikletten düştüğüm an olması itibariyle benim için önemlidir ve sebepleri ve çıkarılacak dersler itibariyle ayrı bir yazı konusu olmayı hak etmektedir.)
     Daha önceki yazılarda da belirtmişimdir, şehir içinde motosiklet kullanmayı çok tercih etmiyorum. Bu sebeple bu 3.500 km dur kalk trafiği olmayan ve 70km/h ve üstü hızları olan güzergahlarda tamamlandı. Önem sırasından bağımsız olarak aklıma gelen sırayla yorumlarımı yazmaya başlayayım:



1.            Momo Design Ön Cam: Motosikleti almadan önce uzun cam opsiyonlarını araştırmıştım. Konfora önem veren bir motosiklet sürücüsü olarak, rüzgarın çok rahatsız edeceğini ve camın olmazsa olmaz grupta olacağını tahmin etmiştim. Ama yanılmışım. 120-130km/h hızlar üzeri hariç, yani normal kullanım hızlarında rüzgardan çok rahatsız olduğumu söyleyemem. Evet rüzgar alıyorum ama çok yorucu ve keyif törpüleyici seviyede değil. O yüzden sanırım sonuna kadar bu camla devam edeceğim. Ancak piyasada bulunan camların 150-160 tl fiyatlarını görünce alıp denemek de aklımdan geçmiyor değil. Belki de çok hissedilir bir fark yaratacak. Olur da denersem yine buradan sizinle paylaşıyor olurum.



2.           Yakıt Tüketimi: Benim X-Max400’üm ün yakıt kullanımı aradaki yağ değişimi sonrası biraz daha iyileşmekle beraber  normal kullanım şartlarında şöyle bir değere oturdu. 4,5 lt/100km. Uzun düz yollarda 90 km sabit hız ile 4 litrelere  kadar çekmek mümkün iken, tempolu sürüş ve tırmanma ağırlıklı parkurlarda 5 lt ye doğru yaklaştı. Ama ne 4 ün altına düştü ne de 5 in üstüne çıktı. Bu değerleri her defasında tam depo benzin alıp, tripmetreyi sıfırlayarak ölçtüğümü de belirtmeliyim.




3.       Sele Konforu: Sele en başlarda çok sert gelmişti. Hatta turuncu minderimi kullanmaya başlamıştım. Kısa sürüşleri mindersiz yapmak mümkün ancak 50 km ve üzeri kullanımlarda standart sele ile devam ettiğim zaman kuyruk sokumu bölgesinde ciddi rahatsızlık hissediyorum. Bu konuya bir çözüm getiremedim maalesef.
   İşin biraz daha kök nedenine inersek aslında oturma pozisyonunda uzun süreli kullanımlarda bir sıkıntı var benim için. Dizlerimle tutacağım bir benzin deposu olmadığı için kollarıma yük biniyor ve benzer şekilde bacak üst kısımlarında 1 saatlik sürüş sonrasında ağrılar hissediyorum. Yol düz ise geçici süreli daha dik oturma ile koldaki ve bacaklardaki yükü azaltıp dinlenip eski oturma şekline dönerek şimdilik devam ediyorum. Ancak ayakların önde olduğu herhangi bir sürüş pozisyonunda kollara ve bacak üst kısımlarına yük binmemesi sanki imkansız. Belki sırtın dayanacağı bir yapıya ihtiyaç var bilmiyorum.
     Sonuç olarak çok şeyinden memnun olduğum motorumun bendeki neredeyse tek negatif yanı sürüş pozisyonu ve işin kötüsü  bunu kalıcı şekilde çözebilmek şimdilik gerçekten zor görünüyor. (Bu yorumu 1 saat ve üzeri sürüşler için yaptığımı tekrar hatırlatmak isterim.)




4.       Titreşim: İlk değerlendirme yazısında titreşimden bahsetmiştim. İşin doğrusunu söylemek gerekirse bu konu motosiklete alıştıkça gündem olmaktan çıktı. Sürüş esnasında veya sonrasında elde, ayakta veya kalçada karıncalanma gibi bir problem yaşamadım. Yine titreşim sebepli sürüş keyfimin kaçtığını bile hatırlamıyorum.



5.       Süspansiyon: Motosikletin ön süspansiyonlarında bir ayar mekanizması yok. Km görece düşük olduğu için herhangi bir yağ kaçağı, keçede bir problem de gözlemlemedim. Diğer motosikletlerim ile karşılaştırdığımda (doğal olarak) Xmax400 ün ön süspansiyonunu daha hissiz olarak tanımlamalıyım bence. Orta hızlı virajlarda (60-90) tatminkar bir yol tutuş ve çizgiyi koruma becerisi sunabiliyor. Tabii olarak bunda lastik durumu (ilerleyen satırlarda değineceğim), arka süspansiyon ayarları ve yapısı itibariyle küçük çapta tekerleğe sahip olmasının etkisi var.
         Arka süspansiyonun sertlik ayarı selenin içinde bulun takım çantası ile manuel olarak yapılabiliyor. Süspansiyonu sertleştirmek kolay iken, yumuşatmak teknik olarak daha zor. Ben bir süre aldığım ayarlar ile kullandım. Ancak Vstrom daki arka süspansiyonu sertleştirme işlemi sonrasında sürüşün ve yol tutuşun ne kadar değiştiğini deneyimlediğim için XMax400 de de hemen arka süspansiyona müdahale edip bir tık sertleştirdim. (toplam 5 kademe, 3 ten 4 e aldım). Tahmin ettiğim gibi viraj performansı bir üst seviyeye çıktı. Yeni alınan lastiklerle beraber sanki bambaşka bir motosiklet oldu. Çok şükür şu anki halinden oldukça memnunum. Beni sürüş tarzıma göre en iyi set-up bu sanırım. Bu arada motosikletin genel olarak sert süspansiyona sahip olduğu yorumları var. Başka scooter kullanmadığım için bir yorum yapmamayı uygun buluyorum.




6.            Bagaj: Bagaj sanırım bu tip motosikletlerin en güçlü olduğu yönlerden biri. 50lt lik yamaha top case ile beraber sele altı hacmi benim ihtiyaçlarımı fazlasıyla karşılıyor. (Koltuk ile gidon arasına gelen çantalardan gözüme kestirdim ancak uzun dönemli motosikleti kullanacağıma karar vermediğim için bu yatırımı henüz yapmadım. (Ah şu oturma pozisyonu yok mu.. ortada birakti beni :) )Yağmurda kullanmadım ancak motosikletimi yıkadığım zamanlarda gerek sele altı gerek ise top case de herhangi bir su sızıntısı gözlemlemedim. Gayet problemsizler.



7.    Lastik değişimi: Motosikleti aldıktan kısa bir süre sonra lastikleri değiştirmeye karar vermiştim. Ufak bir araştırma sonucu kısa bir süre içerisinde 2 alternatife düştüm. Ya fabrikasyon lastiklerin aynısından yani Michelin City Grip alacaktım, ya da Pirelli Diablo Scooter alacaktım. Pirelli ile ilk kez Fazer için aldığım Angel Gt ler sayesinde tanışmış ve çooook memnun kalmıştım. O günlerden kalan bir Pirelli hayranlığı ile diablo scooter da karar kıldım. Motolastik firmasının yolunu tutup lastik değişimimi yaptım. Yine o ilk 50 km çok zorlamayalım, ani fren ve gazlamalardan kaçınalım ve virajlarda temkinli olalım gibi lastik rodajını tanımlayan dönemi geçirdim. Sonrasında (beklediğim) iyileşmeyi görünce yüzümde bir gülümseme oluştu. Evet artık motor daha güzel yol tutuyordu ve ben kendisine alıştıkça daha fazla keyif almaya başlamıştım. İyi ki Xmax400 almışım dedim kendi kendime. Belki çok abartıyorum bilmiyorum ama bence lastik motosikletin karakterini tamamen değiştirebilecek bir unsur. Bu yüzden doğru lastik ve doğru süspansiyon ayarları motosikletinizi sevmenizin ana anahtarları bence. Sonuç olarak pirelli diablo scooter lastiklerini şiddetle tavsiye ediyorum. (Islak zeminde bu lastikleri kullanmadım. Dolayısı ile ıslak zemin performansı hakkında bir yorum yapamıyorum.)



    Sonuç:  Benim ikinci el bir Xmax400 almaktaki amacım uzun yola gidebileceğim güce sahip, yeterli bagaj hacmi olan, konforlu,  problemsiz(japon) ve fayda/fiyat oranı yüksek bir motosiklete sahip olmaktı. Konforlu kısmı soru işaretli olmak üzere beklentilerimin tamamını karşıladığını söylemem gerekir. Fiyatı göz önüne alındığında gayet mantıklı bir paket olduğu aşikar. Almayı düşünen arkadaşlara temiz bir motosiklet bulmaları neticesinde almalarını kesinlikle tavsiye ederim. Ancak almadan önce xmax400 ile minimum 1 saatlik bir sürüş yapmalarını ve sürüş ergonomisi konusunu bizzat deneyimlemelerini daha da şiddetle tavsiye ederim. Herkese kazasız belasız sürüşler diliyorum.