16 Aralık 2019 Pazartesi

CBF 150 İnceleme





Bugün yazımızın konusu Honda'nın efsanevi modeli CBF 150. "Efsanevi" kelimesini duyunca aklıma genelde çok güçlü, çok hızlı, çok dayanıklı veya çok satan modeller geliyor. CBF 150 çok güçlü veya çok hızlı bir motosiklet değil elbette, ancak çok dayanıklı olduğu ve çok sattığı bir gerçek.

Yazıyı kaleme alırken meşhur ikinci el araç sitesine bir göz attım. 15 Aralık 2019 itibariyle 631 tane CBF150 ilanı var. Bu sayı tek başına satılık olan tüm BMW, Harley Davidson veya KTM den daha fazla. Aslında bu değer bile bize CBF150'nin ne kadar popüler olduğunu ve Türkiye'deki çoğu motosiklet sürücüsünün hayatına bir şekilde girmiş bir model olduğunu gösteriyor.


Uygun fiyatı, Honda sağlamlığı, servis yaygınlığı, ucuz bakım ve yürütme maliyetleri, ikinci eldeki performansı ve basitliği bu modelin ülkemizde çok başarılı olmasının ana sebepleri olarak sıralanabilir. Özellikle motosiklete yeni başlayanlar için uygun bir alternatif olan CBF 150 aynı zamanda geçimini veya ulaşım ihtiyaçlarını motosikletle sağlayanlar için de oldukça cazip bir seçenek.


Benim hikayem çoğu CBF kullanıcısı ile çok benzer. 30 Ağustos 2014 te, sıfır km bir CBF 150 alıp bayiden çıkar çıkmaz 60 km kadar kullanmıştım. Sadece ehliyet sınavında kullandığım motosiklet tecrübem olduğunu göz önüne alırsak aslında ne kadar riskli bir hareket yaptığımı görüyorum şimdi. Kolay kullanımı ve hataları tolere eden (bir yere kadar tabi ki :) ) yapısı sayesinde herhangi bir kaza bela yaşamadan acemilik dönemimi CBF ile yaptığım 4.000 km ile geçirdim. Giriş faslını çok uzatmadan CBF incelemize başlayalım.








Sürüş Hissiyatı:


189cm boy ve 96 kg ağırlık ile CBF150 yi orta sehpadan indirip üzerine binince ilk dikkati çeken motosikletin genel hafifiliği ve kontrol edilebilirliği oluyor. Daha hacimli ve ağır motosikletlerle karşılaştırıldığında bisiklet gibi hissettiriyor aslında. Dolayısı ile trafikte veya motosiklet çalışmıyorken yapacağınız manevralar olabildiğince kolay ve zahmetsiz.


Oturma pozisyonu gayet başarılı, ayakların ve kolların konumu vücuda herhangi bir ek yük bindirmiyor. Her şey yerli yerinde. Kullandığım tüm motosikletler arasında V-Strom dan sonra en başarılı/konforlu oturma pozisyonuna sahip. Yarım karenaj diyeceğimiz şekilde tasarlanan ön kısım ise motora hem daha kalıplı bir görünüm kazandırıyor hem de sürücü için tatminkar bir rüzgar koruması sağlıyor.


Harekete geçtiğinizde ise aynı kolaylık ve rahatlığı hafif debriyajı, vites geçişleri ve genel dengesinde de görüyorsunuz. Sizden çok fazla kaynak tüketmediği için yola ve trafiğe odaklanmaya daha fazla konsantrasyonunuz kalıyor. 


Vites geçişleri belirgin ve yumuşak. Kullandığım süre boyunca beklenmeyen bir sürpriz ile karşılaşmadım hiç, yani arada yalancı boş vites gibi bir durum yok. Yine hafifliği ve kısıtlı gücü ile vitesleri çabucak bitirip 5. yani son vitese ulaşıyorusunuz. Bu vitese kadar devir çevirme ile ilgili bir isteksizliği yok. Zaten 70-80 km/h hızlara ulaştığınızda motosikletin kendini rahat hissettiği hız bandına ulaşmış oluyorsunuz. 80 den sonra 110 gibi hızlara ulaşmak biraz daha vakit istiyor ve 80 den sonra yavaş yavaş buralara tırmanıyorsunuz. 


Viraja geldiğinizde ise motosiklet verdiğiniz kontra ya gayet güzel cevap veriyor. Viraj içerisindeki genel dengesi ve hissiyatı bence başarılı. Motosikleti istediğiniz çizgide tutmakta bir problem yaşamıyorsunuz. Commuter hedeflerine uygun tasarlanmış süspansiyonlar genel konfor ve yol tutuş dengesini yakalamış durumda. Virajlı dağ yollarında CBF ile gayet keyifli dakikalar geçirmek mümkün.


ABS olmaması sebebi ile frenleme konusunda biraz dikkatli olmak gerekiyor. Özellikle lastikler de fabrikasyon IRC marka ise düzgün olmayan zeminlerde yapılan panik frenleme kolayca kızaklama ile sonuçlanabiliyor. Onun dışında frenler görevini makul ölçülerde yerine getiriyorlar.


1 saati geçen sürüşlerde sele rahatsızlık vermeye başlıyor. Verilecek molalarla bu problemi öteleseniz de 200 km üzeri mesafeler kanaatimce genel sele konforu açısından pek uygun değil. 





Genel Kalite / Sağlamlık:

CBF150 Japonya da değil Çin'de, Shangai deki Honda fabrikasında üretiliyor. Japon üretimi başka modeller de kullanmış biri olarak genel malzeme kalitesinin gayet tatminkar olduğunu söyleyebilirim. 3 yıllık kullanımım süresince boyasında veya krom aksamlarında herhangi bir eskime, solma aşınma gözlemlemedim. Yine aynı şekilde kumanda düğmeleri ve sele de neredeyse ilk günkü kondisyonlarını korumaya devam ettiler. 

Daha uzun süreli kullanımlarda herhangi bir sıkıntı olup olmadığı konusunda yorum yapamayacağım malesef, ancak bu fiyat segmentinde bir motosiklet için iyi bir kaliteye sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz.


Fabrika çıkışı olarak gelen IRC lastikleri kırmızı alarm seviyesinde "beni değiştir" mesajı vermese de alınacak kaliteli bir lastik setinin başta güvenlik olmak üzere viraj kabiliyeti ve genel yol tutuşa katkı sağlayacağı aşikar. Zaten internette bulacağınız çoğu inceleme yazı ve videosunda da benzer yorumları duyuyor olacaksınız lastikler ile ilgili.


Seleyi yuvasından çıkarmak ve takmak da (en azından benim için) oldukça zahmetli bir süreç. Benim motosikletime özel bir durum mu bilmiyorum ama bu sebepten ötürü zorunda kalmadıkça sele ile hiç oynamadım.







Motor:


CBF 150 149 CC hacminde, tek silindirli, SOCH (üstten tek egsantrikli) ve hava soğutmalı bir motora sahip. 11.6 beygir ve 12.5 NM torka sahip olan motor elektrik marşlı olarak çalışıyor ve yakıt beslemesini karbüratör sistemi ile sağlıyor.


Genel sağlamlık geleneğine uygun olan motor motosikleti ve yolcusunu taşımakta pek zorlanmıyor. Kendi deneyimlerim çerçevesinde sıcakta, soğukta, uzun süreli kullanımlarda herhangi bir problem çıkarmadı. 


Devir çevirmeye istekli olan motorun, sürekli olarak çok yüksek devirlerde kullanırsanız yağ yakmaya meyilli bir yapısı var ki pek de haksız sayılmaz bu konularda. Ancak acemiliğini atmakta olan ve uzun yola çıkan yeni sürücülerimiz için üst hızlarda seyahat etme dürtüsü, ister istemez motosikleti yüksek devirlerde kullanmaya itiyor. Bu çerçevede yapılması gereken ise sık aralıklarla yağ seviyesi kontrolü. Bu kontrollerde göreceğiniz herhangi bir eksikliği uygun yağ ile tamamlamanız, sağlıklı bir şekilde motosikleti kullanmaya devam etmeniz açısından oldukça önemli.


Ayrıca karbüratörlü yapısı, jikle ile oldukça haşır neşir olmanıza sebep oluyor. Özellikle soğuk havalarda motosikleti çalıştırmak ve yola koyulmak için belirli ritüellere hakim olmanız lazım. Yazının sonraki kısımlarında bu konuya tekrar eğileceğim.


Sonuç olarak motor klasik honda sağlamlığında ve gerekli kontrolleri ve bakımları aksatmadığınız sürece size uzun süre hizmet etmeye aday.






Dikkat Edilmesi Gerekenler:


Mutlaka daha fazlası vardır ancak ben kendi tecrübe ettiğim veya şahit olduğum birkaç hususa değinmek istiyorum:


Soğuk Havada Çalıştırma: 

Enjeksiyonlu olmadığı için motosikleti sadece marşa basarak çalıştırmanız biraz zor. Hele marşa basarken gaz kolunu da çevirirseniz motor boğulacak ve bir süre hiç çalışmayacaktır. Burada yapılması gereken hareket jikleyi sonuna kadar açıp, marşa basmak ve gaz koluna hiç dokunmamaktır. Deneyin başarılı olduğunu göreceksiniz.

Vites Küçültme:

CBF ile tecrübeniz arttıkça herşeyi tolere edeceği hissine kapılmaya başlıyorsunuz. Vites düşürme de bunlardan biri. Kontrolsüz yapılacak vites düşürme arka tekerin kilitlenmesine yol açabilir (ben kilitledim :) ) Bunu bertaraf etmek için ara gaz vererek vites düşürmeyi çalışmaya başlamanızı tavsiye ederim.

Motor Hava Girişi:

Bir gün motorunuzun zor çalıştığını veya anormal şekilde çekişten düştüğünü görürseniz ilk yapacağınız şeylerden biri seleyi çıkarmak ve motorun hava girişini tıkayan bir şeyin olup olmadığını hatta bunun temizlik beziniz olup olmadığını kontrol etmek olsun :)



Sonuç:


CBF 150 benim için, ufak tefek nazları olsa da, paket olarak bakıldığında çok başarılı bir motosiklet. Düşük bütçe ile ulaşım ya da motosiklet keyfi ihtiyaçlarımızı karşılamak için çok güzel bir alternatif. Aza kanaat edebilen / etmek zorunda olan herkes için fazlasıyla çok bir motosiklet kendisi. Özellikle motosiklete yeni başlayacak arkadaşlar için şiddetle tavsiye ediyorum. 


Bir sonraki yazıya kadar herkese güvenli ve keyifli sürüşler diliyorum.